CHP İliç Raporu’nu açıkladı: Murat Kurum’un ‘Ne ilgisi var’ dediği ÇED raporunun acı karnesi

Erzincan’ın İliç’te yaşanan maden faciasının üzerinden günler geçmesine rağmen göçük altında kalan 9 işçiden halen haber alınamadı. İliç Raporu’nu açıklayan CHP Genel Başkan Yardımcısı Deniz Yavuzyılmaz, ihmalin sonuçlarını anlattı. Yavuzyılmaz açıklamasında “Dönemin Çevre Bakanı Murat Kurum, TBMM Çevre Komisyonu Başkanı olduğu halde felaket bölgesine hiç gitmemiştir. Bu da Murat Kurum’un suçluluk psikolojisinin bir sonucudur. Ayrıca Kurum’un acilen istifasını istiyoruz” ifadelerini kullandı.

‘YAŞANAN DOĞAL AFET DEĞİLDİR’

Yavuzyılmaz, şu açıklamalarda bulundu:

“Erzincan İliç altın madeninde yaşanan felaket doğal afet değildir. Bu felaket siyanür içerikli milyonlaca ton liç malzemesi içeren yapay bir dağın kaymasıdır. Yığın liç sahasının yüksekliği 200 metrenin üzerindedir. Bu berbat bir dünya rekorudur. Yığın liç sahasının bu yüksekliğe çıkmasının en önemli sorumlularının başında dönemin Çevre Bakanı Murat Kurum gelmektedir. Göçük altında 9 insanımız kalmıştır AKP arama kurtarma çalışmalarını eline yüzüne bulaştırmıştır.

‘ÇEVRE BAKANI BÖLGEYE BİR HAFTA SONRA GELDİ’

Türkiye tarihinin en büyük çevre felaketlerinden biri yaşanırken Çevre Bakanı Mehmet Özhaseki bölgeye bir hafta sonra gelmiştir. Bu sürede iş insanlarıyla toplantılar yaptığı, Adana ve Osmaniye’de kuralara katıldığı, ziyaretler yaptığı tarafımızca tespit edilmiştir. İkinci kapasite artışına ve yanlış pek çok uygulamaya imza atan dönemin Çevre Bakanı Murat Kurum, hala TBMM Çevre Komisyonu olduğu halde felaket bölgesine hiç gitmemiştir. Bu da Murat Kurum’un suçluluk psikolojisinin bir sonucudur. Ayrıca Kurum’un acilen istifasını istiyoruz.

‘LİÇ SAHASINDA BİR DEĞİL, İKİ ŞİRKETİN ÜRETİM BASKISI VAR’

Anagold şirketinin yüzde 80’i ABD ve Kanada borslarında işlem gören SSR Mining ve yüzde 20’si AKP’ye yakınlığıyla bilinen Çalık grubuna bağlı Lidya madenciliktir. Aynı liç sahasına başka bir ruhsat sahasından oksitli cevherileri getirip yığma yapan bir şirket daha vardır. Bu şirketin adı da Kartaltepe Madencilik’tir. Yani kayma yaşanan yığın liç sahasında bir değil, iki şirketin üretim baskısı vardır.

‘KURUM’UN İMZALADIĞI ÇED RAPORUYLA MADEN SAHASI PATLAMAYA HAZIR BİR BOMBA HALİNE GELMİŞTİR’

Murat Kurum’un imzaladığı ÇED raporuyla maden sahası patlamaya hazır bir bomba haline gelmiştir. Dönemin Çevre Bakanı Murat Kurum’un onayıyla liç sahasının 5’inci ve 6’ıncı fazları inşa edilmediği halde inşa edilmiş gibi gösterilerek sahanın kapasitesi kağıt üzerinde 85.3 milyon tona çıkarılmıştır. Oysa kullanımda olan ilk dört fazın kapasitesi 58 milyon tondur.

Kartaltepe Madencilik’in ikinci kapasite araştırı nihai ÇED raporuna göre; 2021 Ekim ayında dolmuş durumdadır. Yani son iki yıldır bu liç sahasına fazla yükleme yapılmaktadır. Bu aşırı yükleme her iki şirket tarafından yapılmış, bakanlıklar süreci doğru düzgün denetlememiş, sonuçta kapasite fazlası üretim ve denetimsizlik nedeniyle yığın liç sahası yıkılmıştır.

Erzincan İliç’te Anagold’un işlettiği altın madeninde yaşanan felaket sonrası; İşletmenin çevre izninin ve lisansının iptal edilmesine rağmen, Enerji Bakanlığının Anagold’a verdiği 6 işletme ruhsatının iptal edilmediğini tespit ettik.

‘BU İŞLETME NEREDE KİMYASAL İÇERİKİ MADENCİLİK YAPILMAZ SORUSUNUN YANITI’

MTA’nın, Erzincan İliç’teki Anagold maden sahasının tam altından geçen Ovacık fay hattı-Munzur segmenti, 2013 yılı MTA haritasında bulunduğu halde, 2023 yılında yayınlanan ‘5-22 Şubat tarihleri arasındaki depremleri de kapsayan Diri Fay haritasında yok.

Maden sahasının güneybatısında 16 km mesafede Malatya fay hattı (7,5 büyüklüğünde deprem üretme potansiyeli var), güneydoğusunda 10 km meaafede Munzur fay hattı (7,4 büyüklüğünde deprem üretme potansiyeli var), kuzeybatısında 10 km mesafede Divriği fay hattı var)

Nerede özellikle kimyasal içerikli madencilik yapılmaz sorusunun yanıtıdır bu işletme. Ayrıca DSİ ÇED Raporu görüşünde, proje sahası herhangi bir içme ve kullanma suyu havzasında bulunmamaktadır diyor. Oysa ki saha Karasu nehri ve Bağıştaş Barajı havzası içinde yer alıyor.

‘TOPRAĞA YAYILAN SİYANARÜN HER YERE ZEHİR TAŞIMA RİSKİ VAR’

Öyle ki felaketten sonra toprağa yayılan siyanür ve ağır metaller içeren kimyasal içerikli malzeme yer altı sularına karışarak Fırat nehri üzerinden 9 il ve 3 ülkeyi geçerek Basra Körfezine dökülüyor. Ve geçtiği her yere zehir taşıma riski barındırıyor.

Erzincan İliç felaketinin merkezindeki isim olan dönemin Çevre Bakanı Murat Kurum adına imzalı belgeye göre;

Felaket yaşanan yığın liç sahası inşaat denetimlerinin, Bakanlık adına özel bir şirkete yaptırılmış olduğunu tespit ettik.

Bu dönem süresince; 27 Mart 2022’de aynı liç sahasında başka bir kayma olayı ve 21 Haziran 2022’de ise siyanür borusu patlama olayı gerçekleşti.

Bu olayların ardından denetimlerin yapıldığı ve tüm tedbirlerin alındığı söylenerek 200 metrenin üzerinde yüksekliğe sahip, siyanür içerikli yığın liç sahası Murat Kurum onayıyla tekrar faaliyete açıldı.

‘FELAKETİN ÖNÜNÜ AÇAN SİYASİ SORUMULALAR YARGIDAN KAÇIRILMAK İSTENİYOR’

16 milyon 441 Bin TL ceza kesildi. İliç’teki maden ocağıyla ilgili şirketin Türkiye’de silinen vergi, faiz ve ceza tutarı: 7 Milyon 218 Bin Dolar Güncel kurla 222 Milyon TL! AK Parti şirketin bir cebinden 16 milyon alıp, diğer cebine 222 milyon koydu.

BİLİRKİŞİ ÖN RAPORU

5 Asli Kusurlu (çalışanlar).

11 Tali Kusurlu (işveren ve taşeron şirketlerinin yetkilileri).

En son 2 mühendis daha tutuklandı (ODTÜ birincisi, yeni mühendis Murat Kaan Akpolat).

Toplam 8 tutuklu oldu.

Sorumluluk çalışanların üzerine atılmak isteniyor. Felaketin önünü açan onayları veren siyasi sorumlular yargıdan kaçırılmak isteniyor.

‘BUNUN ADI CİNAYETTİR’

Çatlaklar olay günü sabah tespit edildi. Buna rağmen 12.00-12.15 arasında patlatma yapıldı. Yığın liç sahasında 8 metre olması gereken basamak yükseklikleri aşıldı.Yığın liç sahası tasarımında hata şüphesi var. İlk kayma 33. basamakta oldu.

Oysa Anagold’un resmi internet sitesine göre, yığın liç sahasının her fazının her biri 8 metre yüksekliğine sahip 8 basamaktan oluşmalıydı.

Buna göre hesaplandığında 4 fazda maksimum 32 basamak olması gerekiyordu. Ancak ifadelerde proje şirketinin 36 basamağa kadar çıkma yetkisi verdiği belirtiliyor. İlk kayma 33. basamakta oldu.

Çevre, Enerji ve Çalışma Bakanlıkları sahanın bu durumunu yeterince denetlemediği ve üretim baskısı yaratan bu tasarım değişikliğine onay verdiği anlaşılıyor. Bunun adı cinayettir!”

(HABER MERKEZİ)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir